Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, ABD ve Avrupa Birliği (AB) arasında Ukrayna’da süren savaşa ilişkin yaşanabilecek herhangi bir ayrışmaya yönelik, ABD ve AB’nin müttefik olduğunu, rakip ya da karşıt olmadığını vurguladı.
Pavel, 61. Münih Güvenlik Konferansı’nın (MSC 2025) ikinci gününde düzenlenen bir panelde, güncel gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Ukrayna’daki savaşa ilişkin öncelikli olarak AB’nin kırmızı çizgilerini, istikrar için gerekli olanları kesin bir şekilde tanımlaması ve bunu Kiev yönetimiyle birlikte yapması gerektiğini belirten Pavel, “Bunlar hem Ukrayna hem de ABD ile koordine halinde olmalıdır. ABD’li müttefiklerimize, eğer Avrupa ve Ukrayna için sorumluluk alıyorsak, o zaman masada olmalıyız demeliyiz” diye konuştu.
Bir ülkeye ilişkin karar alınırken, o ülkenin sürecin dışında tutulmasının doğru olmadığını kaydeden Pavel, AB’nin karar alma mekanizmalarının daha hızlı olması gerektiğini, AB’nin yeni yönetimin ilk eylemlerinin bu yönde olduğunu dile getirdi.
“Putin ne yaparsa yapsın başarısız olacak”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in Ukrayna’ya ilişkin yaklaşımının, bu ülkenin tamamını ele geçirmek, silahsızlandırmak, demokratik yollarla seçilmiş hükümetini ortadan kaldırmak ve Ukrayna’yı haritan silmek olduğunu savunan Pavel, “Bizim buna en iyi yaklaşımımız, ona söyleyeceğimiz; şimdi ya da daha sonra her ne yaparsa yapsın başarısız olacağı” ifadesini kullandı.
Pavel, Ukrayna’nın askeri ve finansal olarak desteklenmesinin önemli olduğunu ancak daha önemli olanın ise ülkenin savaş sonrası yeniden inşa sürecine yönelik atılacak adımlar olacağını belirtti.
Pavel, böylelikle Rusya’ya çok açık bir mesaj verileceğini, “Ukraynasız yapamayız ve onları yanımıza alacağız” denileceğini söyledi.
ABD’nin, Ukrayna’ya ilişkin AB’nin kesinlikle kabul etmeyeceği bir karar alması durumunda AB’nin nasıl hareket etmesi gerektiğine ilişkin soruyu yanıtlayan Pavel, ABD ve AB’nin iki müttefik ve transatlantik hususlarda ortak çıkarları bulunduğunu, bunun her iki tarafında menfaatine olduğunu kaydetti.
Pavel, “Müttefik olmak, bize karşılıklı açık olmayı ve eğer gerekliyse göz yumma olanağını sunar. Birbirimizi dinlemeyi, anlamayı ve ortak pozisyona gelmeyi sağlar. Bence biz daha güçlü bir şekilde açık konuşmalıyız. Özellikle AB yetkilisine yönelik baskı altına alınacak, otoriter bir dille konuşulduğunda. Eğer biz argümanlarımızdan eminsek, sesimizi yükseltmemiz gerekiyor ve kendimize güvenmeliyiz. Onlarla (ABD) açık bir şekilde konuşmalıyız ve ortak pozisyona gelmelerini sağlamalıyız. Her zaman şunu önde tutmalıyız, bizler müttefikiz, rakip veya karşıt değil” değerlendirmesinde bulundu. (AA)
